“Bes parasiz kalmaktan o kadar çok bahsetmistiniz ki; eh, iste bes parasiz kaldiniz ve hâlâ ayaktasiniz.” Paris ve Londra’da Bes Parasiz, 20. yüzyilin en büyük romancilarindan George Orwell’in, Avrupa’nin iki büyük sehrinde, Paris ve Londra’da yasadigi sefaleti olanca gerçekligiyle anlattigi, son derece önemli bir eser. Bir gün Paris’in orta yerinde meteliksiz kalan genç yazar, yoksulluk ve açlikla mücadele etmeye baslar. Rehineciler, is bulma kurumlari, umut tacirleri, karin tokluguna günde on yedi saat çalisilan karanlik otel mutfaklari arasinda sürüp giden Paris macerasi, yazarin güç de olsa kendini Londra’ya atmasiyla sona erer ama Londra’da onu çok daha agir sartlar beklemektedir. Orwell, modern insanin israrla görmezden geldigi bir dünyanin kapisini araliyor. Issizlik, evsizlik, açlikla damgalanan bu dünyanin insanlari izbe pansiyonlarda, berdus barinaklarinda yasiyor, hayata bir ucundan tutunmaya çalisiyorlar. Paris ve Londra’da Bes Parasiz, köleligin hiçbir zaman, modern zamanlarda bile ortadan kalkmadigini, sadece görünüm degistirdigini anlatiyor.